Her yıl Dünya Ekonomi Forumu’nda açıklanan Küresel Riskler Raporu’nun tanıtımı TÜSİAD, Marsh Türkiye ve Zurich Sigorta iş birliğinde gerçekleştirildi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yıl yayımlanan Küresel Riskler Raporu’nda, COVID-19 salgınının yarattığı risklerle birlikte, küresel çapta yaklaşık 700 uzman ve karar verici ile gerçekleştirilen Küresel Risk Algı Anketi sonuçlarından elde edilen diğer riskler geniş olarak ele alınıyor. Raporda pandemiden çıkartılacak derslerden ve tarihsel risk analizinden yararlanarak, dayanıklılığı artırmaya yönelik öneriler de sunuluyor.
Olağanüstü hava olayları, dijital eşitsizlik ve siber güvenlik ilintili risklerinin öne çıktığı raporda, kısa vadede COVID-19 salgını ile tetiklenen sağlık, ekonomik ve teknolojik eşitsizliklerin toplumsal uyumun ve genç neslin üzerinde oluşturabileceği baskıya dikkat çekiliyor. Öte yandan, iklim değişikliğinin kaçınılmaz sonuçları hakkında küresel iş birliğinin önemi vurgulanıyor. Rapordan bazı özetler şöyle:
Küresel Riskler 2021
-Bölünmüş Bir Gelecek
“Pandeminin etkisinin derinliğini ve eşitsizliğini yansıtıyor. Rapor bu riskleri daha işbirlikçi bir şekilde ele alma ihtiyacını vurguluyor.”
Gelişen riskler:
-Dijital Bölünme
Önyargılı algoritmalar, bilgiye erişim eksikliği, dijital yetenek uçurumunun genişlemesi ve yetersiz regülasyon, toplumsal eşitsizlikleri şiddetlendiriyor. Eğer bu sorunlar ele alınmazsa, zaten yıpranmakta olan toplumsal uyumu daha da zayıflatabilir. Şirketlerin ve hükümetlerin, teknolojik ilerlemeden ödün vermeden dijital uyumu sağlamak için yeni ortaklıklar ve yaklaşımlar aramaları gerekiyor.
-Pandemi Nesli
Uzun süredir nesiller arası eşitsizliklerden muzdarip olan gençler, COVID-19’dan ciddi şekilde etkilendi. COVID-19’un eğitim, göç ve mental sağlık üzerindeki etkiler, bu neslin bakış açısına daha da zarar verecektir. Derin toplumsal bölünmüş geleceğinden kaçınmak, seslerinin duyulmasını ve pandemi toparlanma sürecine aktif olarak dahil edilmesini gerektirir.
Küresel Değişimler
Süper güçler arasındaki çeşitli alanlarda derinleşen rekabet, diğer G20 ülkelerinin uluslararası ilişkilerdeki etkisini engelleyebilir ve jeopolitiği daha da parçalayabilir. Bu tür gelişmeler, küresel düzeni istikrarsızlaştırabilir ve trasnasyonel endişelerdeki kritik ilerlemeyi yavaşlatabilir.
Endüstrideki Baskı
Ulus devletlerin artan gücü ve etkisi, teknoloji sektöründeki pazar yoğunlaşması ile tüketicilerden, çalışanlardan ve toplumdan gelen değer baskıları küresel olarak endüstrileri zorluyor. Felaket sonuçlardan kaçınmak için COVID-19 toparlanma süreci sırasında strateji ve yatırımları göz önünde bulundurmaları gerekir.
Pandemi bizi yoksulluğu ve eşitsizliği daha da geriye götürme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
Marsh Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, “Bu raporda COVID-19’un mevcut birçok sorun üzerinde tetikleyici ve hızlandırıcı etkisini de görüyoruz. Pandemi yalnızca bir sağlık sorunu olmakla kalmadı, bizi yoksulluğu ve eşitsizliği daha da geriye götürme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. Ayrıca sosyal uyumu ve küresel iş birliğini de zayıflattı ve zayıflatmaya devam ediyor. Pandeminin geçim kaynakları üzerindeki etkisi, özellikle birikimi olmayanlar, dezavantajlı gruplar, işlerini kaybedenler veya maaş kesintileriyle karşı karşıya olanlar için oldukça sarsıcı oldu. Özellikle de istihdamın neredeyse buz tuttuğu bir dönemde işgücüne katılmaya çalışan genç nesil, iklim krizi ve ekonomik krizlerden sonra bir büyük krize daha maruz kaldı. Pandemi nedeniyle gençlerin eğitimleri, refahları ve ruh sağlıkları tehlike altında. Ayrıca bir senedir yaşadığımız pandemiden ders çıkarıp, en önemli uzun vadeli risk olan iklim krizi için şimdiden aksiyonlar almamız ve yaşadığımız gezegenin kurallarına uyum gösteren politikalar benimsememiz gerekiyor.” dedi.
Pandemiyle birlikte dijital-analog, zengin-fakir, genç-yaşlı, kadın-erkek ayrımı ciddi anlamda arttı
Son 10 yılda yayınlanan Küresel Riskler Raporları’nda, farklı zamanlarda pandemi riski uyarısında bulunulduğuna dikkat çeken Zurich Sigorta CEO’su Yılmaz Yıldız; konuşmasına şöyle devam etti; “Pandemi riskinin olma olasılığının her geçen yıl arttığı uyarısı da yapılmış. Bu çerçevede Covid-19, dünyadaki ne ilk pandemi, ne de son pandemi olacak. Salgının kalıcı anlamda en önemli etkilerinin sosyal yaşamda olacağı ön görülüyor. Covid-19 bulaşırken demokratikti ama sonradan bıraktığı tortu itibarıyla demokratik değil. Ne yazık ki pandemiyle birlikte toplumlardaki dijital-analog, zengin-fakir, genç-yaşlı, kadın-erkek ayrımı ciddi anlamda arttı. Bu nedenle pandeminin etkilerinin irdelenip, sosyal anlamda da hızlı bir şekilde çözüm üretilmesi gerekiyor.”