Talat paşa 1908-1918 arasında Osmanlı Devleti siyasetine yön veren en önemli aktörlerden biridir. 15 Mart 1921′ de, Ermeni Komitacı Soğomon Tehliryan tarafından Berlin’de alış veriş yapmak için çıktığı bir cadde üzerinde suikasta uğramış, şehit edilmiştir.
Tarihimizin önemli isimlerinden biri olan Talat Paşa için Tarihçi-Öğretmen Seyhan Çağlar Emen bir yazı kaleme aldı.
”Tarihçi Osman Selim KOCAHASANOĞLU, Sadrazam Talat Paşa’nın ahlakı ve dürüstlüğünü araştırmış ve tespitlerini yayınlamıştır. Hayriye Hanım eşi Sadrazam Talat Paşa ile olan bir hatırasını anlatmıştır: “ Talat Paşa, Umumi Harp içinde memleketin türlü dertleriyle uğraşırken nüfuzundan ve mevkiinden istifade ederek, hiçbir zaman şahsi ve ailesi için en ufak bir imtiyaz ve menfaat elde etmeye kalkışmamıştır. Hiç unutmam harbin en şiddetli bir devrinde bir gün Askeri Levazımat-ı Umumiye Müdürü Topal İsmail Hakkı Paşa evimize gelmiş, yemeğe kalmıştı. Tabii biz de bütün İstanbul halkının süpürge tohumundan yapılmış o siyah berbat ekmeğinden yiyorduk.
İsmail Hakkı Paşa, bunu görünce bir Sadrazam’ın evinde bu çeşit ekmeğin yenmesine gönlü razı olmamış olacak ki bizim sivil komiserimiz Cevad’a ertesi gün kendisine gelmesini söylemiş, o da ertesi gün sabah İsmail Hakkı Paşa’yı görmüş, İsmail Hakkı paşa, kendisine biz gönderilmek üzere bir torba dolusu beyaz ekmek vermiş ve her sabah kendisini ziyaret ederek bu ekmekleri almasını söylemiş. Cevad, eve beyaz ekmek getirince son derece memnun olduk. Gerek ben ve gerekse Talat Paşa’nın doksan yaşındaki annesi bu bozuk ve mahlut ekmekten çok müşteki idik. Hazımsızlıktan cildimiz taharruş etmiş bulunuyordu. Şimdi beyaz ekmeği görünce bundan ötürü sevincimiz son derece arttı.
Paşa, o gün akşam eve geç gelmişti. Sofraya oturup beyaz ekmekleri görünce: “ Bu nedir?” diye sordu. Keyfiyeti kendisine anlatınca fevkalade kızdı. Gerek benim ve gerekse hasta yatan annesinin uyarılarına kulak bile asmayarak Cevad’ı çağırdı. Sofradaki en küçük lokmalara varıncaya kadar beyaz ekmekleri toplattı ve Cevad’a İsmail Hakkı Paşa’ya bizzat söylemesi için şu sözleri söyledi: “ İsmail Hakkı paşa’ya selam söyle. Biz her gün vesika ile ekmeğimizi mahallemizin fırınından alıyoruz. Bu ekmeğe ihtiyacımız yoktur.”
(Resim, Talat Paşa)
Sadrazam Talat Paşa’nın arkadaşlarından, İttihat ve terakki Partisinin ileri gelenlerden Mithat şükrü BLEDA Talat Paşa hakkındaki görüşünü bir cümle ile ifade etmiştir: ” Talat Paşa, dünyaya fakir olarak gelmiştir, fakir olarak yaşamıştır ve fakir olarak ölmüştür.” Talat Paşa başta olmak üzere İttihat ve Terakki Partisinin lider kadrosu Birinci Dünya Savaşının sona ermesi üzerine ülkeyi terk etmişlerdir. Sadrazam Talat paşa, Almanya’ya gitmiş, orada karısı Hayriye Hanımla birlikte yaşarlarken 15 Mart 1921 günü Ermeni Komitacı Soğomon TEHLİRYAN tarafından Berlin’de alış veriş yapmak için çıktığı bir cadde üzerinde şehit edilmiştir. Talat Paşa’nın cenaze namazı Tempelhaf Camiinde kılınmış ve Berlin’de Türk şehitliğinde toprağa verilmiştir. Bu caminin ikmali için Talat Paşa çok çalışmış ve yardım etmiştir. O camide namazı kılınan ilk Müslüman da kendisi olmuştur. Talat paşa’dan geriye miras olarak bir köstekli saat, bir kılıcı ve atının eğeri kalmıştır, çocukları bulunmamaktadır.
Soğomon TEHLİRYAN, göstermelik bir mahkeme ile hapis cezası verilmiş, bir müddet sonra da Almanya’yı terk etmesi sağlanmıştır. Almanya’da tek başına kalan Hayriye Hanım’a Talat paşa’nın arkadaşları sahip çıkmışlar, Türkiye’ye getirilmesi için Türk hükümeti yardımcı olmuştur, Atatürk vefasını göstermiştir. Sadrazam Talat Paşa’nın kemikleri, çok sevdiği ülkesine getirilerek 24 Şubat 1943 günü İstanbul’da Hürriyet-i Abide Tepesinde özel olarak hazırlanan kabrine nakledilmiştir. Hayriye Talat BAFRALI Hanım, kimsesizlikten ve zorunluluktan dolayı ikinci bir evlilik yapmış ve 16 Ocak 1983 tarihinde vefat etmiştir. Talat Paşa’nın birinci dereceden akrabaları bulunmamaktadır, en yakın akrabaları da Ergene ilçesinin bir köyünde çiftçilik yapmaktadırlar. Hayriye Talat BAFRALI Hanım, vefatına kadar eşinin akrabaları ile görüşmüş, onlardan kopmamıştır. Ölünceye kadar sade bir hayat yaşamıştır, vefatından önce hatıralarını anlatmıştır.”