Türkiye sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan ülkelerin başında geliyor. Ülkemiz Twitter kullanımında dünyada altıncı, Avrupa’ da 2. Sırada yer alıyor.
Ancak sosyal medyadaki bu kullanıcı sayısının niceliği kadar yaygın olarak kullanılan dilin de önemli olduğu bir iletişim konusu ortaya çıktı.
Küfürbazlık!..
Ülkemizde özellikle son yıllarda kadın hakları başta olmak üzere, insan haklarına karşı duyarlılık daha da gelişti; ancak cinsiyetçi söylem ve özellikle siyasi tartışmalardaki hakaret edici üslup da giderek daha öne çıkmaya başladı. Hatta son günlerde özellikle twetter’deki bayağılık ‘müptezelliği’ de aştı; açıkça kutuplaştırıcı söylem üzerinden küfürler ediliyor, bazı Twetterdeki ifadelerin insan onuru, şerefi üzerinden provokatif bir niyet taşıdığı açıkça ortaya konuyor.
Başta kişilik haklarına yönelik gözüken saldırılar aslında ‘cinsiyetçi’ ve aile mahremiyeti kutsallığını da hedef alan derin bir toplumsal- ahlak sorununa dönüşebiliyor.
Bu süreçte biraz da ‘çürük yumurtaları’ içinden atmayan dayanışmacı grup psikozunun etkisi önemli oluyor. Ama bu arada sosyal medyada yaygınlaşan bu ifade bayağılıkların beslediği öfkenin, toplumsal barışa önemli bir risk teşkil ettiği de unutulmamalı.
Çünkü bu ifade tarzının yaygınlaşması, bir yanda biyolojik farklılıktaki ‘ötekileştirme’ sorunu, öte yandan insan hakları ihlallerini besleyen bir kutuplaşma, halk arasında ayrımcılığı körükleme riskini beraberinde getiren gerilimini arttırır.
Bu konuda elbette Adalet, evrensel hukuk kurallarını işlettiği bir hassasiyeti gösteriyor-gösterecek…