Manisa’da düzenlenen “Terörle mücadelede medyanın rolü” konulu panelde konuşmacı olarak yer alan Dr. İmbat Muğlu ile Barış Pınarı Harekâtı ve Suriye’ yle sınır güvenliği konularını konuştuk.
Dr. İmbat Muğlu, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm konularında uzman bir isim. İstinye Üniversitesi öğretim elemanı. Birçok yayın organında PKK ve FETÖ terör örgütlerinin iş birliğini, yurtiçinde ve sınır ötesinde devam operasyonları,Barış Pınarı Harekâtının son durumunu analizleriyle değerlendiren birçok makalenin sahibidir.
Dr. İmbat Muğlu ile röportajı formathaber adına Osman Özbaş yaptı.
Sayın Muğlu, Barış Pınarı Harekatı’ nı sormak istiyorum; bu harekâtla ne amaçlanıyor?
Birincisi biz Barış Pınarı Harekâtı’ nı Suriyeli kardeşlerimizin pkk/pyd terör örgütü tarafından cebren ve hile ile işgal ettiği topraklarda esir muamelesi gördükleri için onları özgürlüklerine kavuşturmak; hem de Türkiye Cumhuriyeti’ nin beka meselesi olan sınır güvenliğini teminat altına almak için yaptık. Sığınmacı olan 4.5 milyondan fala Suriyeli kardeşimizin yaklaşık 370 bini Afrin Harekâtı ile oraya dönmüştü, geride kalan ciddi sayıda insanın da kendi yurtlarına gitmesi için o bölgenin güvenli hale getirilmesi gerekiyordu. Türkiye’ nin dün olduğu gibi bugün de Suriye’ nin topraklarında gözü olmadığı, daha doğrusu hiçbir devletin topraklarında gözü olmadığını, bizim milli sınırlarımızı korumak ve kollamak için Barış Pınarı Harekâtı’ yla orada olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Suriye’ yle sınır güvenliğinin Türkiye için önemini nedir?
Suriye, biliyorsunuz 402 yıl Osmanlı İmparatorluğu’ nun himayesindeydi; hem Irak hem Suriye Osmanlı Devleti’ nin koruma ve kollaması altında yaşadı; Osmanlı’ nın tebaasıydı. Bizim onlarla bir kan bağı, kardeşlik bağı, kültür bağı, örf adet bağımız var. Bazen bizi eleştirirler ‘Türkiye’ nin orada ne işi var’ diye; Türkiye’ nin orada çok işi var. Bugün oradaki bir ses bombası bile 50 metre ötesinde sınırımız var. Bu ses mesafesindeki bomba, aynı şekilde Resulayn’ da patladığında ki birkaç gün önce oradaydım yüksek sesle davul-zurna çaldığında bile Ceylanpınar’ daki binlerce kardeşimiz duyup görmekte. Bizim için bu bölge çok hassas bir nokta.
Siz sahada gözlem yapma imkânına sahipsiniz; Türkiye’ nin haklı davasına ilişkin, Suriye’deki Türk Askeri’ nin bölgedeki halkla moral kaynaşmasındaki kazanımları ne olmuştur acaba?
Az önce söylediğim gibi Türkiye Cumhuriyeti ile Suriyeliler kardeş aslında, milletlerin kardeşliği var. Yani bugün Kamışlı’ daki akrabasının Urfa’da görebilirsiniz; Resulayn’ daki akrabasını Ceylanpınar’ da görebilirsiniz. Tel Abyad’ daki aynı şekilde akrabasını Akçakale’ de görebiliyorsunuz. Diğer tarafta Samandağ’daki Türk vatandaşının amcasının oğlunu, diğer tarafta İdlib’te, hatta Şam’ da Haleop’ te görebilirsiniz.
‘Türk Bayrağını edinmiş bölge sakinleri ‘Yaşasın Türk Askeri’ diyerek bayrağımızı sallayıp karşılıyorlar; ben bu karşılamayı gözümle gördüm. Büyük bir sevinç vardı halkta.’
Bölgede üç tane öne çıkan ırk var, bunlar Kürtler Araplar, Türkmenlerdir. Bunların hepsinin bir parçası ya Türkiye topraklarında kalmış ya da Türkiye’de olanın akrabası Suriye’de kalmıştır. Biraz önce söyledim 402 yıl aynı toprakları paylaştık. Böyle olunca da askerimiz bölge halkıyla diyalog kurmakta hiç zorlanmıyor; birbirleriyle bir İzmir, Ağrı, Kars, Manisa, İstanbul’ daki kardeşiyle nasıl muhabbeti varsa, aynı duygusal yaklaşımı onlara karşı da gösterebiliyor. Ne mutlu ki oradaki yerel halk da aynı güzelliği Türk Askerine gösteriyor; hatta bir şekilde Türk Bayrağını edinmiş bölge sakinleri ‘Yaşasın Türk Askeri’ diyerek bayrağımızı sallayıp karşılıyorlar; ben bu karşılamayı gözümle gördüm. Büyük bir sevinç vardı halkta. Bu maneviyat bir şekilde yüzüne gözüne mutluluk gözyaşlarınızı akıtıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız barış pınarları akacak dediğinde ben de bu iki kelimeyi birleştirip söylemiştim, gazeteci Özlem Doğan kalemiyle, benim röportajımda çıkmıştı. Bu da beni çok mutlu etmişti, çünkü gerçekten barış çok önemli. Barış olmadan hiçbir yerde huzur, mutluluk ve özgürlük olmaz.
O halde Barış planı Harekâtı’ yla bölgede değişen uluslararası dengeler hakkında konuşalım isterseniz; özellikle Türkiye’ nin tezlerinin kabul edilmesi açısından Barış Pınarı Harekâtı’ nın önemi nedir?
Bir kere bölgenin Türkiye’ nin güvenliğinin ilgilendiren hassasiyeti, olmazsa-olmazı olduğunu başta ABD bütün dünya anladı. Türkiye’ nin güvenliği meselesinden asla ve asla vazgeçmeyeceğini, Fırat’ın doğusuna harekâtıyla Fırat Kalkanı ile DEAŞ mücadelesiyle gündeme getirilmişti ama hep bir şekilde sekte vurulmaya çalışıldı. Afrin, Zeytin Dalı Harekâtı’yla Türkiye’ nin sivillere karşı olan hassasiyeti anlaşıldıktan sonra da, Barış Pınarı’ nın bölgede tamamen terör unsurlarından temizlenmesi için, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Milli Savunma Bakanımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz kararlılığını ortaya koydu.
Bu süreçte ABD önce bir ‘güvenli bölge’ meselesini ortaya koydu; bu düşüncenin aslında Türkiye Cumhuriyeti’ ni oyalama taktiği olduğu görüldü. Nitekim Türkiye, Mümbiç’ teki gibi bir oyalama senaryosuna karşı tavrını kesin olarak ortaya koydu, bu saatten sonra hiçbir oyalama taktiğini kabul etmiyoruz, denildi ve neticede de böyle oldu. Operasyonlara ciddi şekilde başladı. Baktılar ki pkk terör örgütünün sonu geliyor, Amerikalılar net bir şekilde hissetti ve 13 maddelik, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ nin çoğunluğunun kendisinin hazırlamış olduğu, -daha önce bu anlaşmalar karşı tarafından ‘dayatmalarına ’ maruz kalırdık- plan ortaya konuldu. Şimdi çok şükür biz anlaşma maddelerini yazıyoruz onlar imza atıyorlar; artık Türkiye o eski Türkiye değil.
‘İnşallah bundan sonraki süreçte Suriye’ nin toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğimiz ile, bölgenin terörden temizlenmesi sağlanacaktır.’
ABD ile bu görüşmeler yapılırken, Sayın Cumhurbaşkanımız bu arada Rusya ile, Suriye’ nin toprak bütünlüğüne ilişkin Soçi Mutabakatı yapıldı; oradaki on maddenin tamamı, maddeler ayrıntılı incelendiğinde görülecektir ki Türkiye’ nin baştan beri savunduğu düşünceleri içerir, Türkiye kendi milli sınırlarını koruma gayesini ve Suriye’ nin toprak bütünlüğü öne çıkarır. Yine birkaç gün önce Sayın Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı Trump ile görüştü, yine bu konular ve Türkiye’ nin tezleri kararlılıkla vurgulanarak dile getirildi. İnşallah bundan sonraki süreçte Suriye’ nin toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğimiz ile, bölgenin terörden temizlenmesi sağlanacaktır. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin, sadece Türkiye’ de değil, Suriye dışında yedi küsur milyon Suriyeli var, onlar da ülkelerine dönecektir.