DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

SUYUMUZ TÜKENİYOR-GELECEĞİMİZ TEHLiKEDE!!!

Yayınlanma Tarihi : Google News
SUYUMUZ TÜKENİYOR-GELECEĞİMİZ TEHLiKEDE!!!

Bu yazımızın amacı, Manisa’daki su sorununu anlatmak ve kısmen de olsa çözüm yollarını göstermektir. 

Ancak, yazıda geçen kent, akarsu, nehir ve diğer isimleri değiştirerek, konuyu tüm Ülkemize, diğer bölge ve şehirlerimize de teşmil etmemiz mümkündür.

*           *          *

Burada kısaca Manisa’dan söz etmemiz yerinde olacaktır. Geçmişte Ülkemizin ihracatında  tarım ürünleri ile öne çıkan Manisa; 2006  yılında İngiliz Financial Times’in bir yayını olan Foreign Direct Investment Magazine Dergisi’nin düzenlediği, ‘Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri’ yarışmasında, 200 Avrupa şehri arasından, ‘En İyi Potansiyele Sahip Şehir’ kategorisinde birinci seçilmiştir. Dünyada tek noktada, en fazla beyaz eşya ve televizyon üretilen şehirdir. Kuru üzüm, tavuk ve sofralık zeytin üretiminde, Türkiye birincisidir. Tütün ve pamuk, diğer potansiyel tarım ürünleridir. Sardes ve Aigai antik kentleri, Spil Dağı Milli Parkı, Kula Volkanları ve diğer kültür ve tabiat varlıkları ile önemli bir tarih ve turizm merkezidir.

*           *          *

Canlılar için vazgeçilmez olan su, gelecekte Dünya’nın ve geleceğimizin en büyük sorunlarından biri olacaktır.

Ülkemizde de bu konuda yapılan araştırmalar sonucu düzenlenen raporlar ve konunun uzmanlarınca kaleme alınan yazılarda, tehlikeye parmak basılmakta ve alınacak önlemler sıralanmaktadır.

Yeterli yağış alamayan Ülkemiz, değişimi yakından hissetmektedir. Örneğin, 2016 yılında  Doğu Akdeniz Bölgemiz, son 900 yılın en kötü kuraklığını yaşamıştır. İklim değişikliği ile Akdeniz Bölgesi, ‘Çok Şiddetli Kuraklık’ kategorisine geçeceğinden, suyun hayati önemine ve su tasarrufu gerekliliğine kulaklarımızı tıkayamayız.

Son olarak 04/05/2023 tarihli 32180 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Cumhurbaşkanlığı Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033) Genelgesi (2023/9) ve Gediz Havzası Eylem Planı Genelgesi (2023/10) ile alınacak önlemler ve yapılacaklar belirlenmiştir.

*           *          *  

Manisa’mızı büyük bir su sorunu beklemektedir. Çünkü Manisa’da evsel, sanayi ve tarım kullanımındaki suyun tamamına yakını, yeraltı su rezervlerinden karşılanmaktadır.

Geçmişte Manisa Ovasına can veren Gediz Nehri’nin tarımsal sulamaya katkısı yok denecek kadar azalmıştır. Sanayi atıklarının kirlettiği Gediz Nehri, bugün için kanalizasyon vazifesi görmekte ve çevreye tehlike saçarak sağlığımızı olumsuz etkilemektedir.

Yıl bazında ortalamanın altında kalan yağışlar yetersizdir. Beklentileri karşılamayan yağışlar, yüzeyin sıkışması, sertleşmesi ve asfaltlanması nedeniyle toprak altına süzülememekte, kestirme yoldan Gediz’e, oradan da denize akmaktadır.

Uzmanlarca kullanılan ve İsveçli Malin Falkenmark tarafından hazırlanan su stresini ölçmek için geliştirilen gösterge, bir ülke veya bölgedeki mevcut su kaynaklarının kişi başına bölünmesiyle bulunan yıllık su kullanılabilirliğinin ölçümüne dayanmaktadır.

Falkenmark Göstergesi            Sınıflandırma

            (m³/kişi/yıl)

             >1.700                                    Stressiz

             1.000 – 1.700                         Su stresi

             500 – 1.000                           Kıtlık

             <500                                      Kesin kıtlık

 

Türkiye’nin yıllık su potansiyeli DSİ verilerine göre 112 milyar m3’tür. Bunun 98 milyar m3’ü yüzey suyu, kalan 14 milyar m3’ü güvenli yeraltı suyudur. 2021 yılı istatistiklerine göre yıllık toplam su tüketimi 58,41 milyar m3 olup; bu miktarın 45,05 milyar m3’ü (% 77) sulama suyu, 13,36 milyar m3’ü (% 23) ise içme-kullanma ve sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmıştır.

Bu yıl su tüketimimizin 112 milyar m3 olacağı tahmin edilmektedir. Yani su potansiyelimizin tamamını bu yıl tüketeceğiz. 84.680.273 olan 2021 yılı nüfusumuza göre, kişi başına düşen su miktarı 1.323 m3’tür. Bu hesaplamalar, suyun tüm bölgelere eşit dağıldığı varsayılarak yapılmıştır. Aslında havzalar arasında farklılıklar vardır. Ülkemizde en az kullanılabilir su potansiyeli, Ege Bölgesindeki havzalara ait iken, burası nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölgelerimizdendir. Aynı hususlar Marmara Bölgemiz için de geçerlidir. Örneğin nüfus yoğunluğu az olan  Dicle-Fırat Havzasının potansiyeli yıllık 37,48 milyar m3; nüfus yoğunluğu çok olan Gediz Havzasının su potansiyeli ise yıllık 0,79 milyar m3‘tür. Bu havzanın 2015 yılı nüfusu 1.588.561’dir. Kişi başı su potansiyeli yıllık 497,31 m3‘tür. Falkenmark Göstergesine göre bu rakam 500,00 m3’ün altında olduğundan, ‘Kesin Kıtlık’ sınıflandırmasına girmektedir. 2020 yılı nüfusu 1.686.877 olduğuna göre, su potansiyeli azalarak kişi başına 468,32 m3‘e düşmüştür. 2023 yılında bu miktar, daha da düşecektir. Bu rakamlar, geleceğimizin hiç de iyi olmadığını göstermektedir.

Nüfus artışı ve OSB’lerdeki artış, su tüketimini artırmaktadır.

Manisa OSB, Muradiye OSB, Celal Bayar Üniversitesi Muradiye Kampüsü ve Horozköy’deki Biyolojik Arıtma Tesisinden çıkan sular, tarımda kullanılmadan ve yeraltına süzülmesi sağlanmadan Gediz’e akıtıldığından, yeraltı su rezervimiz arıtılmış sular ile de beslenememektedir. Yeterince beslenemediği için her geçen gün düşen yer altı su seviyesi, 292 metre derinliğe kadar inmiştir.

Manisa’nın kullandığı yeraltı sularının yanında İzmir’e de 45 adet derin kuyu pompası ile su verilmektedir.

Hesapsızca kullanılan ve yerine yenisi konulmayan yeraltı sularımızdan boşalan yerler, çöküntülere (obruklara), dolayısıyla büyük mal ve can kayıplarına neden olacaktır.

Boşa akan suların yeraltına infiltre edilerek su rezervlerimizin zenginleştirilmesi ve tekrar kullanılması mümkündür. Keza ‘Gri Su’ olarak adlandırılan, duştan, küvetten, lavabodan, mutfaktan, bulaşık ve çamaşır makinesinden gelen atık suyun az kirlenmiş kısmının tekrar kullanılması ve/veya daha kolay ve hızlı arıtılarak yeniden kullanıma sokulması; yağmur sularının biriktirilerek ‘Yağmur Hasadı’ yöntemiyle kullanılması; kullanılıp deşarj edilen suların tekrar kullanılması; suyun verimli kullanımını teşvik edici olarak fiyatlandırılması; hatalı ve yanlış tarımsal sulamanın önlenmesi; açık kanalların iptali ile borularla kapalı sulamaya geçilmesi; yeni barajların yapılması; bütün su şebekelerinde kayıp-kaçağın engellenerek, suyun tüm döngüsünün takip edildiği yüksek teknolojiye sahip SCADA (Veri Tabanlı Kontrol ve İzleme Sistemi) ile kuraklığa karşı gerekli önlemlerin alınması; suyun idaresindeki çok başlılığın giderilmesi vb. alınabilecek önlemler arasındadır.

Ancak öncelikle tasarruf şarttır. Yapılacak tasarruf, kaynaktan çekilen su miktarının düşmesini sağlayarak, mevcut suyu korumak için zaman kazandıracaktır.

Atık su arıtması, gün geçtikçe hızlı bir şekilde kirlenmekte olan temel yaşamsal suyun, evsel veya endüstriyel amaçlarla kullanıldıktan sonra ıslah edilmesi işidir. Ülkemizde birçok Organize Sanayi Bölgesi (OSB) sadece su kirliliği kaynağıdır. Arıtım işlemi fiziksel, kimyasal veya biyolojik yollarla yapılabildiğinden, OSB’ler arıtmaya önem vermeli ve bunun için de zorlanmalıdır.

Manisa’da boşa harcanan su miktarını uzmanlar günlük en az 105 bin ton olarak hesaplamaktadırlar. Hazırlanacak projelerle bu su tarımda da kullanılabilecek ve 400 bin dekar alan sulanabilecektir.

Bölgemizdeki Gediz Nehri ve Nif Çayı maalesef ölmüştür ve zararlı atıkları taşımaktadırlar. Bunlara Alaşehir Çayı ile Akhisar’daki Başlamış Çayı  ve Gürdük Deresini  de eklememiz gerekmektedir. Gölmarmara, yeterli su bulunamadığından kurumuştur.

Bugünün idarecileri bu durumdan sorumlu olacak, ancak çözüm için zaman geçecektir. Çünkü su yönetiminde, kriz değil, risk yönetimi vardır ve su bitince kriz yönetimi de olmayacaktır. Singapur, Avustralya ve Namibya gibi bazı ülkeler ile ABD’de Kaliforniya, Virginia ve New Mexico gibi eyaletler zaten geri dönüştürülmüş su içmektedir. Bu da arıtılmış atık suyun, güvenli ve temiz olabileceğini ve su kıtlığını hafifletebileceğini göstermektedir. Çünkü önümüzdeki yıllarda ister akarsu akışından ister yeraltı suyundan gelsin, bir şekilde geri dönüştürülmüş su içeceğiz. Bunun hazırlıklarına hemen başlamalıyız.

Sözün özü: Tükenebilir olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gereken suyumuzu israf etmeyerek sahip çıkalım. Çünkü geleceğimiz tehlikede…  Unutmayalım; su hayattır…

Not: Bu yazı, Tarım ve Orman Bakanlığınca hazırlanan Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033); Gediz Havzası Eylem Planı Ankara-2023; Can Hakyemez’in, Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası Tematik Bakış Dergisi, Şubat 2019 tarihli sayısında yayımlanan, ‘Su: Yeni Elmas’ başlıklı yazısı; Emekli Meteorolji Mühendisi Lütfü Vural’ın Manisa’da Denge gazetesinde yayımlanan 28 Şubat 2023 tarihli ‘Su Stresi Artıyor, Yakında Su Fakiri Olacağız’ ve 8 Ekim 2022 günlü ‘Son 18 Yılın En Düşük Eylül Yağışı’ başlıklı yazıları ile Tarım ve Orman Bakanlığı ve bu Bakanlığın bağlı kuruluşlarından Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü internet yayın ve verilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.

———-+———-

Güzel Sözler :

Suyun değeri, kuyu kuruyunca anlaşılır. Thomas Fuller

Sızıyı gideren su. Suyun sızladığını kimse bilmez. İsmet Özel

Doğaya karşı işlenen bir suçun öcü, insan adaletinden daha zorlu olur. Dostoyevski

Değerli olan hiçbir şey, hayatta mücadelesiz kazanılamaz. Jackson Brown

YORUM YAP