Geçen gün Ulucami civarını gezdik. Çevresel restorasyonu gördük; gayet güzel.
Bu gibi yerler mekânsal tarih notlarıdır; korunmalı ve tanıtılmalıdır.
Geçen hafta şehir dışından gelen bir öğrenci gurubuna Manisa’daki tarihi-dini yerleri gezdirmek için bir arkadaşım ön-ayak olmuştu; ben de biraz refakat ettim. Benim için yeni bir deneyimdi; böylece şehrimizdeki değerleri daha iyi öğrenme fırsatı buldum dersem, yalan olmaz.
Dediğim gibi önce Ulucami’ ye gittik; iç yan avluda, çatı-altlarındaki ‘kirpi’ oluklarını anlattılar; yağmurun tahliyesinde önemli bir ayrıntıymış da bilmezdik. Ulucami’nin aşağısında tarihi hamam var, orayı da görmelerini istedim. Sonra Hatuniye’ ye gittik. Kurşunlu Han’ı, Çeşnigir Camii’ni gördük.
Özellikle Çeşnigir Camii ilgilerini çekti; yıllar önce mezbelelik gibi olan avlu şimdi temiz; caminin içi bakımlı… Dıştan bakınca özellikle eklenti yeri, benzerlerinden farklı bir mimari anlayış içeriyor…
Sultan Camisine gittiğimizde de yapı özelliklerine ilişkin bilgi aldık.
Bir öğrenci hem Mesir’in tarihinden hem de binanın işçiliğindeki inceliklerden söz etti.
Sunum bitince, kafile başkanı Yardımcı Doçent., ‘ekleyeceğiniz bir şey var mı’ diye arada sırada bana soruyordu. Gelenler sanat tarihi öğrencileri, onların bilmediği, bizim bildiğimiz ne olabilir ki, diyerek biraz çekingen davrandığımızı itiraf etmek isterim.
Bir ara, ‘’Şurada bir güneş saati olacak,’’ dedim; Sultan Cami’sinin duvarında eskiden vardı; arıyorum, bulamıyorum; söküp-atacak halleri yok ya, acaba ben mi yanlış hatırlıyorum, dedim…
Bakıyoruz, ‘neredeydi… neredeydi;’ diye?
Nihayet dış avlunun batı yüzünde gördük!…
Bir taş tabela; yüzeyinde ışığın gölgesinin vuracağı şekiller var ama ışığı kesen, gölgenin vuracağı üstteki çubuk yok!
-Yaklaşık on beş yıl önce Sultan Camii bir buçuk yıl restorasyon için kapandı, kalite kontrolünü kim yaptı, dış sıvalar hemen dökülmeye başlandı, ben restorasyon için CİMER’e bile yazı yazdım ama duyan olmadı…-
Neyse, işte bu Camide namaz saatini gösteren eski ‘güneş saatini’ acaba doğru yerde mi bulunuyor sormak isterim.
Çünkü öğrenciler de ‘buraya mı konur bu güneş saati’, dedi; ‘esas yeri burası değil, olmaz.’ Bu yerdeki güneş saatine bakarsak sabah ve öğle namazı ‘iptal!’
Sanırsanız restorasyonu yapanlar büyük işleri halletmişler de kala kala bir güneş saatini konduracak başka yer bulamamışlar..
E önemli değil tabi!i…
Neden? Çünkü artık namaz saatleri biliniyor da ondan!!
Bu zihniyetle bakarsak eskinin üstüne bir sünger çek, eski ve tarih adına ne varsa yak-yık, sil-süpür!
Oysa o güneş saati İslam astronom bilgilerinin neredeyse temelini teşkil eder; sen bu saati orada ve gerçek yerinde asacaksın! Basit bir örnek ama önemli; sanat tarihi öğrencileri de onu orada bulacak ki hem camiinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tarihi mekânları görecek; hem de bu tarih bilgileriyle İslam Bilim ve Uygarlığı üzerine başlangıç denilecek bazı temel fikirleri bu sayede ‘yerinde’ öğrenecek!…
Bunu söylüyoruz da,
Güzel Kardeşim:
-Kardeşim diyorsam kişiye özel değil, bir zihniyete yönelik sesleniştir… –
Biraz hassasiyet göstermek lazım;
Unutmayın ki bir toplumun tarihi kültürel değerlerinin korunması, güneş saatindeki ‘çubuk’ gibidir;
Gölgesi bile yeter!
OSMAN ÖZBAŞ