Tekelleşme; Çok sayıda alıcı karşısında sunumun tek bir satıcı tarafından yapıldığı, aynı üretim dalına girişin engellendiği ve başka mallarla ikamesi güç bir malın üretildiği piyasa olarak tanımlandığı gibi aynı zamanda herhangi bir üretim alanını devletin elinde tutma, satışı tek elden yönetme ve fiyata hakim olma durumu olarak da ifade edilebilmektedir.
Yüzyılla birlikte iletişim ve teknolojinin hızlı bir şekilde artması beraberinde kartelleşme ve rekabeti ortamını da getirmiştir. Özellikle 80’li yıllara kadar geleneksel basında yazılı basın hakimken; 80’li yılların ardından televizyonun yaygınlaşmasıyla görsel basın da önem kazanmış, kitle iletişim araçları en hızlı ilerleme süreçlerini bu dönemde gerçekleştirmişlerdir. Bu yıllar tekelleşerek aynı sahiplerin idaresinde farklı kitle iletişim araçlarının da birbirleriyle yakınlaşmasına ve tek elden yönetilmesine yol açmıştır. Bunlara örnek olarak bir dönem yayın hayatına yön veren Aydın Doğan’ın sahibi olduğu Doğan Holding ve yine o dönemde İşadamı Cem Uzan’ın sahibi olduğu Star Medya Grubunu günümüzde ise Yıldırım Demirören’in sahibi olduğu Demirören Holding ile Turgay Ciner’in sahibi olduğu Ciner Holding’i örnek gösterebiliriz.
1980’li yıllardan itibaren medya, ekonomi ve teknoloji alanında yaşanan hızlı dönüşüm ve değişimler medya sektöründe de önemli kırılmalara yol açmıştır. Bu kırılmanın etkisiyle kartelleşen ve tekelleşen medya patronları sadece kendi alanlarında değil akaryakıt, inşaat ve diğer yüksek kar getirici alanlara yöneldikleri veya bunun tam tersi olarak farklı sektörlerde tekelleşmiş holding sahibi olup medya sektörüne atıldıkları gibi ülke yönetiminde de finansal güçlerinin etkisiyle söz sahibi hatta karar verici duruma da gelmişlerdir. Hatta tartışılan bu orantısız gücün bazı iktidarların değişmesine de yol açtığını yakın siyasi tarihimizde görmekteyiz. Medyada tekelleşmeyi elinde tutan bu güç sahipleri statülerini zenginleştirdikleri gibi ellerindeki gücü kullanarak ihalelere girme, medya patronu olarak yeni bir kimlik kazanma, daha önce sahibi oldukları firmalarla yapamadıklarını ellerinde tuttukları kitle iletişim araçlarını kullanarak şantaj, asparagas haber ve baskı yöntemleriyle gerçekleştirme hırsına da düşmüşlerdir.
Medyanın tekelleşmesi bazı siyasi iktidarların ve güç sahiplerinin normal statü içerisinde yapamadıklarını medya patronlarına bir şekilde destek vererek veya yakınlaşmayla kitle iletişim araçları yoluyla algı yönetimi oluşturmalarına da fırsat vermiştir. Günümüzde günün belirli bir saatini televizyon karşısında geçirmeyen, gazete okumayan, internete girmeyen insan sayısı bir elin parmakları kadar çok azdır. Özellikle televizyon 7’den 70’e ekonomik seviyesi ne olursa olsun toplumun çok büyük bir kesmini etkisi altına almış bir kitle iletişim aracı olup yapılan araştırmalara göre televizyon karşısında zaman geçirme açısından Türkiye en başlarda yerini almaya devam etmektedir.
Günümüzde medya pahalı bir iş kolu haline gelmiş ve sermayesi güçlü işadamlarının tekeline girme mecburiyetine bırakılmıştır. Kartelleşen medya patronları sahibi bulundukları kitle iletişim araçlarında sahibi bulundukları diğer sektörlerdeki firmalarının ve kuruluşlarının reklamını ücretsiz yapma imkanına sahip oldukları gibi siyasete atılma olasılığında yine sahibi bulundukları yayın organlarından en akıllı, planlı ve ekonomik olarak faydalanma fırsatına da sahiptir. Medyada tekelleşmenin nedenlerinden birisi de medya patronlarının sadece sahibi bulundukları kitle iletişim araçlarının reklamlarını değil aynı zamanda iş birliği yaptıkları kurum, kuruluş ve siyasilerin çıkarlarına endeksli yayın politikalarıdır. Günümüzde tüm bu negatif etki ve oluşumlardan dolayı basın sürekli yara almakta, sadece gazetecilik mesleğini kendisine ilke edinmiş ve kazancını sadece gazetecilikten kazanan yayın organı sahiplerinin de hızlı bir şekilde azalmasına yol açmıştır.