Yeni vergi yapılandırması için başvurular 17 Kasım 2020 itibarıyla başladı. Milyonlarca vatandaşı yakından ilgilendiren borç yapılandırması 31 Ağustos 2020 tarihinden önceki borçları kapsayacak. Bu fırsattan yararlanmak isteyenlerin 31 Aralık 2020’ye kadar ilgili kuruma başvuruda bulunması gerekiyor.
Ancak son 5 yılda 4 yapılandırma yapılmasına karşılık vergi dairelerinde yine yığılma oluştu. Yapılandırılan vergiler Gelir, kurumlar KDV, ÖTV, MTV, gümrük vergileri, emlak, çevre temizlik vergileri, ceza ve gecikme faizleri, prim borçları, köprü ve trafik cezaları, öğrenim kredisi borcu, kamunun kira alacakları, TOBB-TESK-Barolar Birliği aidatları, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları ile orman köylülerinin kredileri kapsam dahilinde yer alıyor.
Ayrıca Bağ-Kur’lulardan 31 Ekim 2020 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanlar, borçlarını iki ay içinde ödemezlerse veya yapılandırmazlarsa prim borçları silinecek ancak sigortalılıkları durdurularak borçlu oldukları dönem sigortalılıkları silinecek.
Bu geniş kapsamlı vergi yapılandırmasında başvuran mükelleflerin sayısının 40 günde 6 milyon 575 bine ulaştığı ifade ediliyor.
Sürekli yapılandırmaya gitmek yerine ‘insanlar neden ödeyemiyor’ sorusunun yanıt arayın!
Konuya ilişkin paraanaliz.com ‘da görüşlerini yazan İktisadi analist Çetin Ünsalan şu ifadeleri kullandı:
”Bir ülkede her iki mükelleften biri kamuya olan vergi, prim gibi borçlarını ödeyemiyorsa, arka arkaya yapılandırmaya gitmenize rağmen sonuç alamıyorsanız, yeni bir yapılandırma mı yaparsınız; yoksa ‘insanlar neden ödeyemiyor’ sorusunun yanıtını mı ararsınız?..
”Türkiye’de ne yazık ki adil, ödenebilir bir vergi sistemi ve oranları olmadığı, iktidarlar insanların kazancına değil, cirosuna ortak olduğu için ne firmalarımız gelişebiliyor ne de yükümlülükler yerine getirilebiliyor. Şimdi bundan çıkan sonuçlar ne? Türkiye bir yapılandırma fırtınası içinde sürüklenmeye devam edecek. Her seferinde ödeyemeyenler aynı olduğuna göre, en elektroniğinden hacizler, piyasalarda kırılan ödeme zincirleri yaşayacağız… Bu şartlar altında kim, nasıl güvensin? Ekonomi, Merkez Bankası politikalarından, dolar, borsa ya da faizden ibaret değil ki… Bir de üstüne enflasyonla mücadele kapsamında iç piyasadaki hacmi daraltacağız; ama vergileri tartışmayacağız. Ne asgari ücret üzerindekini, ne de mükelleflerin yükümlülüklerini…
Sonra da çıkıp insanlara ödemeleri için çağrıda bulunup, kimsenin inanmadığı ‘bak bu sefer son’ nidaları atacağız. Ben size ne olacağını söyleyeyim. İktidar ya vergi ve primleri ödenebilir kılacak ya da tahakkuk etse de ödenemeyen bu kalemi şüpheli alacaklar listesine atacak. Peki yapar mı? Niye yapsın ki? Zaten vergi gelirlerinin yüzde 80’ini dolaylı vergiler oluşturuyor. Geri kalan yüzde 20’de de kopardığını koparıp, gerisini firmalar üzerinde baskı unsuru olarak kullanıyor. Ne güzel memleket ama…”