Yaşamın anlamı üzerine her insan zaman zaman düşünür. Yaşamın anlamı nedir? Pek az insan bu soruya kendince net bir cevap bulabilmiştir. Bence hayatımızın en anlamlı sorusu budur. Gerçekten bu konuda tefekküre, okumaya, sohbet etmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Bu konuda okuduğum bir sürü makale, dinlediğim birçok yazar, düşünür ve psikiyatrist çok farklı şeyler öne sürüyor. Her birinin söylemleri, eylemleri birbirinden farklı olsa da hemen hepsi “anlamlı bir yaşam” sürülmesi gerektiği konusunda hemfikirler. Sıradan insanlar, yaşamanın anlamını sahip olduğu değerde bulurken, sıra dışı insanlar “yaşamanın anlamını dünyaya kattığı değerde” bulur, insanlığa ve topluma verdiği hizmetle kendini anlamlandırmaya çalışır.
Hayatın anlamı üzerine düşünmek bize ne kazandırır? Hayatın anlamı üzerine düşünmek yeniden insani sınırlara dönmemize, büyük projelere imza atarken insanı unutmamaya vesile olur. Niçin yaşadığımıza cevap bulduğumuz anda nasıl yaşayacağımızın da cevabını bulmamız zor olmayacaktır. Anlamsız bir yaşam sürmek, boşluk ve anlamsızlık duyguları, kişiyi depresyona, intihar ve saldırganlık gibi eğilimlere sürükleyebilir. Kişi, ruhsal dengesinin iyileşebilmesi için, hayatın anlamını bulmalı, zorluk ve acılardan pozitif bir bakış açısı çıkarabilmelidir. Kişi, özünde değerli olma ve yararlılık bilincinin farkına varmasıyla, hayata daha başka bir açıdan bakabilecektir.
Şehir hayatı, metropol yaşantısı bizleri yaşamın amaçlarını düşünmekten, yüz yüze sohbet etmekten, insani erdemleri birlikte yaşamaktan uzaklaştırdı. Köylerde yaşam daha insancıl, evren sanki daha geniş, gökyüzü sanki daha mavi. Dostluk, komşuluk, muhabbet, yardımlaşma, imece kültürü kırsalda ve köy kültüründe hala mümkün görünüyor.
Bir gece uyandınız ve başınızda bir hırsız silahı başınıza dayamış ve “Bana seni öldürmemem için bir sebep söyle, senin hayatının ve yaşamının değerli olduğuna beni ikna et” dese ne cevap verirsiniz? İşte bu soruya anlaşılabilir ve anlamlı bir cevap veremiyorsanız yaşamın anlamını düşünmemişsiniz ve anlamlı yaşamak konusunda bir gayeniz yok demektir. “Anlamlı yaşamak için yaşamınıza anlam katanları anlamanız gerekir” Eşinizi, çocuğunuzu ve sevdiklerinizi anlamak için onların gözlerinin içine bakmak ve sözlerini can kulağı ile dinlemek gerekir.
İnsan bir gaye ve anlam doğrultusunda yaşarsa hayatını dönüştürebilir. Değerlerimiz doğrultusunda, bizi insan kılan erdemlerin ışığında bir hayat sürersek işte o zaman gerçek mutluluğu, bahtiyarlığı elde edebiliriz. Boş ve geçici tatminler insanı mutlu kılmaya yetmez. Para, imkan, makam mutlu kılmıyor. Ekonomik anlamda gelişmiş toplumlar mutlu değiller. Batı toplumu her türlü imkana sahipken mutlu değil. Orada intihar olayları daha fazla, depresyon oranları çok yüksek. Kişi başı milli gelirin artışı ile mutluluk aynı oranda artmıyor. Zengin ama akşam yediği kebaptan dolayı gece uyuyamayan insana karşılık tarhana çorbası ve acı soğanla karnını doyuran fakirin evindeki huzur, bize paranın mutluluk getirmediğini en bariz şekilde anlatıyor. Ne yazık ki yaşamın anlamını kaybeden toplumlar mutlu olamıyor.
İnsani ölçülerde anlamlı bir hayat sürmek için yan yana ve omuz omuza yaşamaya muhtacız. Ortak hikayeleri dinlemeye, muhabbet ile hem dem olmaya mecburuz. Anlamlı yaşam için birlikte daha insanca yaşanabilir bir dünya kurmaya ve erdemleri hayata geçirmeye her zamankinden daha çok özlem duyuyoruz.
Bir mefkure uğruna, sizden ve çıkarlarınızdan daha büyük bir ülkü uğruna, sizi aşan bir amaç uğruna yaşamayı öğrenmeniz gerekiyor. Bu manada anlamlı yaşam, görünenin ve tahmin edilenin çok ötesinde olan bir şeydir. “Hayatın anlamı geçmişimi, şu anı ve geleceğimi kuşatan bir şey olmalı” diye düşündüğünüzde aradığınız cevabı bulmaya yaklaşmışsınız demektir.
Haydi düşünün bakalım! Sizce hayatın anlamı nedir? Hayatınıza değer katanlara değer veriyor musunuz? Başınıza silahı dayamış hırsıza hayatınızın anlamlı olduğunu ü cümle ile anlatabilecek misiniz? Dünü, bugünü ve geleceği kuşatacak ulvi bir yaşam hedefiniz var mı? Tüm bunlara “evet” diyebiliyorsanız, hayat gerçekten yaşanmaya değer. Eğer cevabınız ‘hayır’ ise hayata yeni bir pencere açmak ya da yeni bir bakış açısı kuşanmak için henüz geç kalmış sayılmazsınız.