Bir inanca, bir düşünceye körü körüne, aşırı ölçüde bağlı olan, hoşgörüden yoksun kişilere yobaz deniyor.
Bu kişiler inandıkları din konusunda başkalarına baskı yapmaya yöneliyor, herkesin kendisi gibi düşünmesini ve davranmasını istiyor.
Yobaz kendi inançlarını öylesine doğru, haklı ve hayatın tek gerçeği olarak görüyor ki, dinsel bağnazlığını aşırılığa vardırarak farklı düşünen ve davranan diğer insanların yaşamına son verebiliyor.
Geçmişte olduğu gibi bugün de bu tür kişilerin varlığına şahit oluyor, korku ve dehşet içinde kalıyor, kendimiz, ailemiz, yakınlarımız için endişe duyuyoruz.
Örneğin biri çıkıp, kendilerine ait düşünce ve yaşam tarzından olmayan 50 komşusunu belirlediğini, günü gelince tamamını ortadan kaldıracağını, yani öldüreceğini söyleyebiliyor, hem de televizyondan milyonlarca kişiye seslenerek.
Bir diğeri çıkıp namaz kılmayan insanların öldürülebileceğini söylüyor, insan bu kişiyi duyunca sinir sistemi çöküyor, kalp atışlarının ritmi bozuluyor, uykuları kaçıyor.
Yobaz, Türkiye Cumhuriyeti’nin, laikliğin, adalet ve hukuk sisteminin en büyük düşmanı olduğunu da her fırsatta ifade ediyor.
Atatürk’e olduğu gibi, O büyük lidere zerre sevgi duyanlara düşmanlık beslediğini, hiç bir değerlerinin olmadığını her platformda beyan ediyor.
Ne mutlu Türküm diyerek kenetlenmiş Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisi, Süryanisi, Yahudisi, Ermenisi, Hristiyanı, Musevisinin Anadolu coğrafyasında kardeşçe yaşamasını hazmedemiyor.
Sivas’ta Alevileri yakan yobaz, yakın tarihte Alevi evlerine kırmızı çarpı işareti koyarak hedef haline getirmiş, devletimizin konuya hakim ve duyarlı emniyet güçleri tarafından haklarında soruşturma başlatılmıştı.
Yobaz, binlerce yıllık uygarlığımızın her döneminde, her kritik aşamasında, her ölüm kalım savaşımızda bir çıban başı gibi ortaya çıkıp dış güçlerle işbirliği içerisinde hareket etmekten çekinmemiştir.
Yobaz, kendi hastalıklı düşünce yapısının toplumun tamamı tarafından kabul görmüyor olmasının ezikliğini, fırsatını bulduğunda can alarak ve kan dökerek çıkarmaktan geri durmaz.
Çok yakın tarihimizde bunun bir örneğini FETÖ/PDY ile gördük, yaşadık, çok büyük kayıplar verdik, acılar çektik, gözyaşı döktük.
Yobaz bireysel olduğu kadar örgütlü bir içgüç oluşturabilir, kendi amacına ulaşmak için, dışgüçlerle iş birliği yapabilir, kendisi gibi düşünmeyen komşularını, yakınlarını, akrabalarını, okul, askerlik, işyeri arkadaşlarını, hatta eşini ve çocuklarını bile gözünü kırpmadan öldürebilir.
3’üncü dünya savaşının yaşanma ihtimalinin öngörüldüğü, ülkelerin safları sıklaştırdığı, sınırlarında çatışmaların hüküm sürdüğü, göçmen ve mültecilerin yaşam mücadelesi verdiği, virüslerin ekonomileri çökerttiği, açlık ve kıtlığın başladığı şu konjonktürde yobazlara karşı çok daha dikkatli olmalıyız.
Toplumsal barış ve huzurumuzu bozmak adına her türlü provokasyona başvuran yobazlar bizi kışkırtmak isteyeceklerdir.
Her ne olursa olsun kelimelerinizi dikkatli seçin.
Her fırsatta Atatürk’ün gençliğe hitabesini okuyun.
Ve unutmayın; her Türk asker doğar.